İnsan Kavramının "İyi" Erdemi ile Özdeşleşmesi Üzerine
İNSAN KAVRAMININ “İYİ” ERDEMİ İLE ÖZDEŞLEŞMESİ ÜZERİNE
Her zaman kalıplarla ve toplumun nasihatlarıyla derdim olmuştur. Yaşam pratiğinde o kadar az başarılı insan varken öğüt ve deyim
üretmekte bir numara türüz. Bu sefer ise meselem “insan” kelimesiyle. Ona yüklenen
anlamların kavgasını vermede sıra. Buyurun...
“İnsan” kelimesi etimolojik olarak incelendiğinde Arapça
“ans” kökünden gelmektedir. Kişi kelimesinden alıntıdır. Yine eş anlamlısı
olduğu kabul edilen “âdem, âdemoğlu” kelimeleri ise yine Arapçayı dayanmakta ve
“yokluk” sözcüğünden gelmektedir. Batı medeniyetinde ise “human” sözcüğü ile
karşılanmaktadır ve “toprağa ait” ifadesinden türemektedir.¹ Bütün bu etimolojik
incelemelerden sonra gördüğümüz üzere herhangi bir “iyi” kavramına denk
gelmediği gibi kimi anlamları ile “eksiklik, yokluk” gibi tamlıktan yoksunluk
ifade eden anlamlara karşılık gelmektedir. Etimolojiden başka felsefe tarihine
baktığımızda da “insan” kavramı iyi ile değil farklı filozoflar tarafından
“toplumsal hayvan², her şeye alışan hayvan³, mücadeleci hayvan⁴, düşünen hayvan⁵ ve
düpedüz hayvan⁶” gibi ifadelerle tanımlanmıştır. Yine insan fiziki olarak diğer
canlılardan ve zihni olarak da çevresindeki türdeşlerinden zayıf olarak dünyaya
gelir ve bu zayıflığın/eksikliğin duygusunu ömür boyu taşır. Üstünlük çabası bu
alçaklık hissinden kaynaklandığını düşünüyorum. Etimoloji ve felsefe tarihi
gibi bilimler dışında “insanlık” tarihine baktığımızda da 3400 yıllık tarihi
boyunca bu sürenin yalnızca %8’inin savaşsız geçtiği ileri sürülmektedir. Kendi
türdeşini yok etmede inanılmaz bir başarı olsa gerek. Kendi dışında doğayla ve
diğer canlılarla olan savaşı ise sanırım hiç kesintiye uğramadı.
Bütün bunlara rağmen kalıplaşmış şekilde dilden dile
dolaşan “insan ol”, “insan gibi hareket et”, “insanca yaşamak” gibi ifadelerin
kullanılması garip gelmiyor mu size de? Böyle bakıldığında aslında asıl
mesele insan olmak değil insan olmayı aşabilmek değil midir? “İnsan” kavramına
“iyi” ifadesini yaftalayanda yine o harika insan egosundan başka nedir ki? Bu açıklamaların
ve soruların tek amacı türüme karşı bir saldırı başlatmak değildir. Bunun da
ötesinde kendime yönelttiğim bir saldırıdır. Saldırı işte insan doğası... Kendini
kandırdığının, “insan” olmakla doğadan üstün olmadığının, sırf bir canlı türüne
ait olmakla “iyi” kavramı gibi olumlu bir kavrama ya da erdeme sahip olunmadığıyla
yüzleşmektir bu yazının amacı. Bu yüzleşmeye tüm soyumu da katarak kendimi
aklama çabası bir nevi. İnsan nedir? İşte insan kendisiyle yüzleşirken bile korkak
ve kaçamak varlıktır. Hayatımın anlamı insan olmamaktır. Toplumun birbirine
öğütlediği oysa kendine övgüden başka bir şey olmayan “insan” güzellemesi nereye
kadar sürer? Sanırım sonsuza kadar... Bırakalım sürsün insanın yanılgısı,
insanların “insan” yanılgısı. Çünkü insan’ın “eksikliğinin bir parçasıdır
aldanmak ve o aldanmışlığın uykusudur. Ve bu uyku çoğu için bir uyuma
numarasından başka bir şey değil. Bu aldanmışlığın sonsuza sürme sebebi ise
Gandhi’nin söylediği gibi uyuma numarası yapanları uyandırmanın imkânsızlığıdır.
Egomuz uyanmaya, uyku numarası yapmayı bırakmaya izin vermiyor.
Sonuç olarak kavramlara dayanarak ve kavramları çarpıtarak oturduğu
yerden erdem sahibi olmaktan başka bir şey değildir “insan” olmakla övünmek. İnsan’ı
aşmak için yola çıkmak gerek. Aldanmaları, kendini aldattığını, insanın ne
olduğunu ve kendi tarihinin lekelerini görüp buna başkaldırmak... Bunu
başarmanın ilk basamağı ise bunları kabullenebilmek ve yersiz üstün
görünmelerimizi atabilmek sanırım. Nietzsche’nin deyimiyle “ insan aşılması
gereken bir varlıktır. Onu aşmak için ne yaptınız?”
Kaynakça:
1- www.etimolojiturkçe.com
2- Platon
3- Stoikler
4- Kant
5- Aristo
6- Nietzsche
Comments
Post a Comment